Eğlenceli Matematik


Merhaba,
değildir. Ben de kendime anlam veremiyorum zaten, inanın tüm bunları neden
yaptığımı bilmiyorum. Tamamen bir görev bilinciyle hareket ediyorum ve
çoğu zaman kendimi programlanmış bir makine gibi hissediyorum...
çoğunlukla 'integralin tersi' deniyor. Oysa ben de başlı başına bir
karakter olmak, integralden bağımsızlaşmak istiyorum.
de uğraşıyorum, hiç sözümü dinlemiyor, ben yokmuşum gibi davranıyor.
Doğrusu çok yoruldum. Beni anlayın demiyorum, sadece nefret etmeyin benden
yeter. Bir başbelası gibi hissediyorum kendimi siz adımı duyduğunuzda
"Aman aman..." derken...
Yaptığım iş ne, ben en genel anlamda bir fonksiyon grafiğine çizilmiş
teğetin eğimini hesaplıyorum. Bazısı çok zorluk çıkartıyor bana, o
zamanlarda bir paket fındıklı çikolatayla evime gidip arabesk müzik
dinliyorum, zar zor bir dahaki güne hazırlanıyorum.
İşte benim hayatım böyle, keşke öylesine bir nokta olsaydım diyorum
bazen... Yine de, her türlü zorluğa rağmen; türev olmakta, hayatta
güzel...
Aşkın Matematikçesi
Sana romantik şiirler yazmayacağım artık.
Kör olayım yazarsam
Sana senin anladığın dilden yazacağım yani.
“matematik” ile yazacağım.
Bir “mimar”, matematikten anlar ve reel olur.
...
Bulunduğum konumu uzun süre düşündüm,
Sonra kendimi buldum.
Ben, aşk çemberine teğet geçen bir doğruyum.
Tek tesellim hala “doğru” oluşum.
Teğet geçme nedenimse;
Çemberin sabit duramayışı...
Eksiğim yok muydu?
Vardı...
Ben iki komşu dik kenar arasındaki açı kadar
90 dereceydim yani.
Seni de hep bir “hipotenüs” gibi
Hep karşımda duracak sandım,
Lakin aldandım.
Sen bir gün çekip gidince,
Üçgenimiz bozuldu.
Ben de “iki vektör arasındaki bir açı” oldum.
Üçgen olmalıydık oysa.
Dörtgen olmalıydık.
Beşgen olmalıydık.
Ne bileyim, çokgen olmalıydık.
Ama asla “yamuk” olmamalıydık.
Yamuğu hiç sevmem.
Ne zaman yamuk dense,
Bir “Quasimodo” gelir aklıma.
Ve içim cız eder Notre-Dame’ın kamburuna.
...
Matematik sabittir:
2 x 2 = 4.
Л = 3.14... gibi.
Edebiyat ise değişkendir:
“Ah aman gider o yâre haber,
Yarda yanar bir zaman” misali
Olmayacak hayalleri vardır edebiyatın.
Ne yâre haber gider, ne de yar yanar.
Olan sana olur, eczacılara gün doğar.
(Okulun kapısında seni beklerken,
Oturduğum o mermerin soğuğunu;
Bir ben bilirim, bir de
Haftalar boyu yutulan antibiyotikler.)
...
“Yârin yanağından gayri” demişti üstat.
Benim için tektin, paylaşılmazdın.
Sonra bunun da formülünü buldum.
“4sen2 ;;;;;; ;;;;;; + 2sen + 4 = 0”
Ne dersin?
Bununla kaç tane “içi boş sen” türetilebilir?
Bence hiç...
Dört işlem bilirdim önce
Senden önce yani
Toplamayı severdim;
Toplardım bütün güzellikleri
Bölmeyi severdim;
Yanlış anlama (ülkemi değil)
Ekmeğimi bölerdim, yüreğimi bölerdim.
Çarpmaya başladım sonra;
Kafamı bütün duvarlara.
Sen beni bu güzelliklerden çıkardın da
Eline ne geçti?
6'nın 5’e bölümünden bile elde1 kalırken,
Senin bu sevdadan elinde ne kaldı?
...
Sen!
Payı paydasından küçük
Sen, dört işlemin yutan elemanı
Sen, çarpım tablosunda yolunu şaşırmış X.
Bense yanına ilişmiş herhangi bir rakam.
Ve sen her defasında
X’i yalnız bırakabilmek için,
Beni, benimle sadeleştirdin.
Biz sana ne değerler verdik te,
sen eşitliğin sağına hep değersiz olarak geçtin.
Şimdi soruyorum sana:
X’i yalnız bırakabildin mi bari?
....
Ne hayaller kurmuştum
San dair, bana dair.
Kısacası bize dair;
Kırmızı panjurlu bir evimiz olacaktı
Küçük bir bahçe içerisinde,
Bahçemizde bir de havuz.
Havuzumuzu 2 musluk 3 saatte doldururken,
1 musluk 2 saatte boşaltacaktı.
İki de çocuğumuz olacaktı.
Birinin adını “Pascal” koyacaktık.
Diğerini “Abdülkerim”.
Çocuklarımızın yaşları toplamı;
Babalarınınkinden 1 eksik.
Annelerininkinden 2 fazla olacaktı...
Sen “profiterol” yerken,
Ben “acılı lahmacun” yiyecektim.
Tezatlar dünyasının en tezat çifti biz olacaktık.
Ama olmadı.
Olsaydın olacaktı oysa.
Ama olması için benim ne olmam gerekiyordu bilemiyorum.
Bir “parabol” mü, yoksa “parası bol” mu?
Ben bir yarım uyaktım
Kendi içimde, edebiyatvari...
Sence ne olmalıydım?
Zengin kafiye mi?
...
Sana romantik şiirler yazmayacağım artık.
Kör olayım yazarsam.
Çarpılayım da, kendime geleyim.
Hatta 10’un 3’e bölümünden kalan
3,3333... teki 3 gibi
Sonsuzlukta boğulayım.
Yanayım.
Hatta kül olayım.
...
Bütün kalbimle, sana karşı hissettiklerimi
Ve seni görmek istediğimi bildiğin halde
Gittin ya;
Git…
Diyemiyorum.
Yinede sana reel sayılar kadar reel mutluluklar...
İdris Canbay

1. A kentinden yola çikan bir çift katli otobüs, B kentine vardiginda tek katli olmustur. Ayni anda Ç kentinin F Ilçesine bagli K nahiyesinden yola çikan bir midibüs ters yöne girerek hiz sinirini geçmis ve P ülkesine gitmistir. Her iki aracin saatte 90 kiloamper hizla yol aldigi varsayilirsa, iki aracin T sarampolünde karsilasmalari ne zaman gerçeklesir?
b) 2001 ikindi vakti
c) 2013 milenyumu
d) 2008 bir pazar sabahi e) Hepsi
2. Birbirini birkaç kez kesen iki dogrunun arasinda mutlak bir gerilim vardir ve bunlari baristirarak üçgen olusturmak isteyen üçüncü dogrunun çabalari bosunadir. Matematikte bu kurala ne denir?
b) Prenses Stephanie Prensibi
c) Tugrul Abi Yöntemi
d) Burusma Yöntemi
e) Hepsinden biraz
3. Bir siniftaki 32 ögrenciden 18′I hem Ingilizce hem Almanca, 12’si hem Fransizca hem Almanca, 6’si ise hem Italyanca hem de yine Italyanca ve Ispanyolca bilmektedir. Bazen kimin ne söyledigi anlasilamamaktadir. Bir de su var, bu sinif hangi ülkededir ki?
b) Ispiyonya
c) Ithalya
d) Ütopya
e) Hollanda
4. Bir üçgenin dik kösesi o kadar uzundur ki, bu üçgen zaman zaman prizma, bazen de besgen gibi görünmektedir. Buna geometride ne denir?
a. Hipoteneffüs
b. Müthis Yanilsama
c. Yalan
d. Hipopotem
e. Hepsi
5. Bir göle dört bir yandan maya çalinmaktadir. O gölün sulak bir arazide yer aldigi düsünülürse ve çalinan mayalarin toplam agirliginin 340 hektogram oldugu da hesaba katilirsa gölün derinligi ne kadardir?
a. Dört basketbolcu boyu
b. Dört basketbolcu + bir cüce boyu
c. 40 dekametre
d. Göl Maya tutmaz
e. Hepbiri
6. A kenti ile E kenti arasinda dört harf vardir. A kentinden yola çikan bir kamyonet, L kentine vardiginda TIR olmaktadir. Her iki kent arasindaki uzaklik dekametrelerle ifade edildigine göre F kenti neresidir?
a. Bolu
b. Inebolu
c. Safranbolu
d. Bursabolu
e. Kütahya
7. Mahmut ile Nedim’in yas toplami 303′tür. Mahmut henüz ilkokula giden küçük bir çocuk, tosun bir yavrucak olduguna göre Nedim’in kaplumbaga olma
olasiligi kaçtir.
a. 100 hektar
b. Bir miktar
c. Bilinmez
d. Yoktur
e. Hiç yoktan iyidir.
8. Bir durusma salonuna bes kapidan tanik girmektedir. Bunlardan bir kisminin bir baska kapidan çikip gittigi ve bir kisminin ise yalanci tanik oldugu düsünülürse kalan iki tanigin, saniga olan uzakliklari ne
kadardir?
b. 815 milipipi
c. 40 haramitre
d. 102 hektomirmiç e. Hepbiri
MATEMATİKÇİNİN AŞK MEKTUBU
Türev tanem, bir tanem bir sigma işareti kadar kıvrak bir Pi sayısı kadar sonsuzsun sevgilim.
Sana olan sevgim limitlerin sonsuzluğuna ulaşıyor. Bir bakışın kalbimde matris kadar derin etkiler yapıyor. Kalem gibi kaşların, trigonometri gibi karışık saçların, tebeşir kokusu gibi burnumda tütüyor.
Çarpanlarına ayrılamayan denklemler gibi nazlanma. Senden mektup almak inan integral almaktan daha zor. Bilinmeyenlerimiz farklı olsa bile polinomlar gibiyiz. Eğer böyle devam ederse seni keşfedilmemiş dizi kurallarıyla izleyeceğim.
Seninle bir daire olalım. Merkezde ben, etrafta eşit uzaklıklarda sen. Nereye bakarsam seni göreyim. Üzüntülerimiz teğet, sevinçlerimiz kiriş olsun. Birbirimize o kadar yakın olalım ki, yarı çaplarımızın limiti sıfıra yaklaşsın.
Şu anda y=ax+bx+c parabolünün iki ayrı kolu isek de bir gün tepe noktasında buluşacağız. Sana bir sinx eğrisi gibi sürekli ‘k’ sabiti kadar bağlıyım.
Hiçbir parantez bizi ayıramaz!!!